Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hakkımda

Fotoğrafım
"bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir" sözünü hayatına adapte etmekle hata etmiş kişi... kimse birşey bilmese de herkeste gördüğü bu "ben bilirim" havasından tepesi atmış insan... "benim de bildiklerim var!" bayrağını dikmiş, bu dünyanın kurallarına ters, yanlış zamanda doğduğundan emin açık sözlü şahsiyet
free counters
Blogger tarafından desteklenmektedir.

20 Aralık 2011 Salı

THE HELP...

The Help, uzun zamandır izlediğim en dokunaklı filmlerden biriydi. 1960'ların Mississippisinde, ten renginin farklı olmasının nelere mal olabileceğini görebileceğiniz güzel bir film." New York Times En Çok Satanlar" listesinde bir numara olan kitaptan uyarlanan filmimiz cesur ve farklı kızımız Eugenia'nın dönemin siyahilerinin gözünden bir kitap yazmak istemesi ve çevresindeki değersiz birer hizmetçiden başka birşeye benzetemedikleri ama tüm hayatlarını çekip çeviren esas kahramanların hikayeleriyle bezenmiş son derece gerçekçi bir yol izlemekte... Sıfır romans, % 100 gerçekle hem güldüm hem ağladım... Emma Stone'u oldum olası severim ama bu filmde herkes harika oyunculuk sergilemiş bence. Viola Davis ve Octavia Spencer olağanüstü!!




Mutlaka zamanınızı ayırıp izlemenizi tavsiye ediyorum.  Bende izledikten sonra "mutlaka bu kitabı okumalıyım" duygusunu uyandırdı.

14 Kasım 2011 Pazartesi

Hacıyatmaz Diş Fırçaları!!!

Neden şimdiye kadar düşünememişler ki?!   Böylece diş fırçalarımız herhangi bir yere değme riskinden de paçayı sıyırmış oluyor (evde diş fırçaları için evet herkesin bir yeri var ama ya seyahatlerde?)! Aynanın karşısında böylece sıralanmaları bile yeterince güzel geldi bana doğrusu. Siz ne dersiniz?
Red Dot'ın banyo konseptinde 2009 yılı  kazananları arasına girmiş bir DEWS tasarımı var karşımızda! Tesadüfen rastladım bugün ve 2009 yılına ait olsa da beğendiğim için paylaşmak istedim..

25 Ekim 2011 Salı

Mutlu Sonlar Masallarda Kaldı...



Büyüklere Masal : Once Upon A Time


Lost dizisinin yaratıcılarından "bence" harika bir kurgu daha... Mutlu sonların olmadığı korkunç dünyamıza hapsedilmiş masal kahramanları kötü cadının şerrinden kurtulabilecekler mi? "HOPE (umut)" gerçekten büyük savaşı başlatıp kazanabilecek mi? Gerçekten inanırsak masallar gerçek olabilir mi? Kahramanlar aramızda...





İzlenilmesi şiddetle tavsiye edilir. Masalsı, fantastik kurgulara benim gibi bayılanlar varsa -ki Stardust favori filmlerimdendir- duyurulur..!





23 Ekim 2011 Pazar

Yer Silmek Kolay İş!

Size bir haberim daha var! Yer silmek eski çağlardan beri yapılageldiği üzere illa da ovularak yapılacak diye bir kaide yok! Daha önce duymamıştınız değil mi? :) Yok! Gerçekten.
İnanmıyorsunuz değil mi? "Kolay diyorsan kesin pis bırakıyorsundur, doğru düzgün temizlemiyorsundur" diyecek kadar ileri gitmeyin derim ben, zira ayıp edersiniz bana!!! Bir de çok pis kızarım! Şurda işinize yarar diye iki kelam edeceğim, inanmayan yapmasın kardeşim!

Şimdi gelelim mevzuya. Büyük temizlik zamanları vardır her evin şööööyle elle tutulur gözle görülür herşeyin elden geçirildiği. Ölümüne, kanın son damlasına kadar savaşıldığı, günün sonunda insanlıktan çıkıldığı ve hatta gün içerisinde yemekle vakit kaybetmemek için bazen dışarıdan yemek söylendiği günler... Bildiniz mi? Hah. İşte o günlerde çökün dizlerinizin üzerine önce bir dua edin bu savaşta galip geldiğinizi görmeye yetecek kadar gücünüz olması için sonra da başlayın yerleri ovmaya!

Benim haberim her gün evinizin 15 dk.da yerlerini silebilmenizi (en azından görünen yerleri ama halı kaldırsanız bile herhalde 30dk.ya çıkar iddia) sağlayacak dolayısıyla yukarıda bahsi geçen meydan muharebesinin de süresini ve zorluk derecesini bir hayli düşürecek bir güzellik. Bilenler bilir sonuçta dün çıkmadı bu. Fakat benim gibi ev işleriyle yeni yeni başbaşa kalanların ihtiyacı olacak.
Hanımlar!
Viledalarınıza (markayı kastetmiyorum elbette) elveda deme vakti geldi. Hemen koşup bir microfiber mop alıyorsunuz! 360 derece dönenlerden ve makinada yıkananlardan olsun. Şunlar gibi mesela:

Bizim evimizde çok fazla halı yok, o yüzden benim "görünen yerler" kavramım biraz zorlayıcı. 360 derece döndüğü için köşe bucak silebiliyorsun ve ince oldukları için de dolap altlarına falan rahat erişilebiliyor. Bu mop işini keşfettiğimden beri bir rahat bir rahat! Hatta her gün bir kez duru suyla da olsa (microfibere deterjan kullanmıyorsunuz zaten) yerleri siliyorum. Toz kalkmayınca (zincirleme) diğer işler de rahatlıyor. Daha doğrusu ev sürekli derli toplu olunca büyük temizlik daha çok içinize siniyor, daha pratik ve hızlı oluyor. Her oda için bir ya da iki kere yıkayıp takıyorum. Kulağa zor gibi gelebilir sevgili uyushuklar ama öyle değil. Yoksa ben yapmazdım seve seve, inanın. Haydi, alıp deneyin bir kere.. Kaliteli bir şey alın ama, sonra dandik bir beze para verip "noooooldu senin vaadler?" demeyin bana! Kaliteli dediysem de tutup İsviçre'den bez getirtin demiyorum. Benim aldığım indirimdeydi ve 10 TL'ye düşmüştü misal. Ortalaması 15-30 TL gibi birşey galiba bunun. Fırsatınız olunca... Baskı yok!



Yakında herkes kullanıp gördükten sonra mopuna sarılıp gezenler, mopuyla aşk yaşayanlar falan duyarsanız şaşırmayın. Benden söylemesi...
Haydi kolay gelsin! :)

20 Ekim 2011 Perşembe

Trend Meraklısı Uyushuklara!


 


Şahsen trend delisi ya da moda takipçisi olamadım hiçbir zaman (bu trendi ve modayı bilmediğim anlamına gelmesin sadece delisi değilim) ama yine de nasıl oluyor bilmiyorum gidip birşeye bayıla bayıla yapıştığım zamandan bir ya da iki sene sonra moda olduğunu görüyorum.. Bu da işimi kolaylaştırıyor çünkü demode olmayan en azından bir parçam oluyor hep gardrobumda :) Fakat son zamanlarda neredeyse "herşeyin" moda olduğunu düşünecek olursak çok da şanslıyız hepimiz öyle değil mi? Herkesin kendi zevkine göre aradığını bulabileceği ve istediği gibi giyinebileceği çok zengin bir sezondayız sanki...
 
Ekoselerden, foto baskılardan  tutun da puanlı, bol yıldızlı cıvıl cıvıl desenlere kadar herşey mevcut. Son dönemlerde modanın en sevdiğim getirilerinden biri de kocamaaan pantolonlar! Hem zarif hem de rahatı birarada yakalamak her zaman mümkün olmuyor ama değil mi? Ne zaman ne trend olmuş merak edenler buradan buyursun... Modaya  zevkli bir bakış atabileceğinizi düşündüğüm bir kaynak! Yanlış yapmak istemiyorsanız bir göz atın. Benden söylemesi...
 

12 Ekim 2011 Çarşamba

Yeşil Çay Mucizesi Kanıtlanmış!

"Yeşil çayın kilo verdirici etkisi yapılan araştırmalarla kanıtlandı.

Yeşil çay içmek obezite sorunu olan insanlarda bile vücudun yağ emilimini azaltıyor ve kilo alımını önlüyor.
Araştırma Amerika'daki Penn Eyalet Üniversitesi'nde obez fareler üzerinde yapıldı.
Testler süresince obez farelere yüksek yağ içeren bir diyet uygulandı.
İki gruba ayrılan farelerde yeşil çayda bulunan EGCG maddesi verilen farelerin, verilmeyenlere göre yüzde 45 daha yavaş kilo aldıkları görüldü.
Araştırma görevlilerinden Joshua Lambert insanların ve farelerin beslenme şekillerinde bir fark olmadığını belirtti."  www.veteknoloji.com
Tadını bir türlü sevemedim gitti ama madem öyle tadına çok takılmadan tüketmek lazım demek ki. Zayıflamak için yeşil çay içmek değil tabi ki niyetim. Her insanın kendini sağlıklı hissettiği bir kilosu vardır ya hani, biraz fazla yürüse ya da telaşlansa nefes almakta zorlanmadığı. Hah! İşte ondan bahsediyorum. Zayıflık takıntım falan yok yani belirteyim burada. Takıntının her türlüsü zarar veriyor insanın kendine..
İnsanın kendini olduğu gibi tanıması,  kabullenmesi ve sevmesinden yanayım. Tüm dünyada medyanın  "sıska olan güzel, etli butlu olan çirkindir" dayatması da aslında bizlerin bilinçaltına işlenmekte olan ayrımcılık çeşitlerinden sadece biri gibi geliyor bana. Bu nedenle olaya yalnızca sağlık açısından bakıyorum. Fazla kilo dediğin insanı çirkinleştirmez, sağlıksızlaştırır. İnsanı kötü niyet çirkinleştirir ve ne yazık ki bildiğim kadarıyla bilimin bu durumu onarma hizmetine sunabileceği herhangi bir ürünü yok şimdilik. Sağlıklı bir kiloya erişebilmek için bir sürü saçma sapan şey yapacağına insanlar yeşil çay gibi zararsız tabii kaynaklardan faydalanabilir diye düşünüyorum ama poponun üzerinde oturup sabah akşam çay içmekle de olmayacak tabi ki :)
Benim gibi uyuşuklara duyrulur!
 

10 Ekim 2011 Pazartesi

kolay topuz, tatlı topuz!



Bu topuzunda tarifi mi olur demeyelim. Kısa zaten, izleyelim çabucak... Ya da es geçin siz bilirsiniz.. Fakat "ben de yapıyorum bu kadar tatlı olmuyor" diyenler olabilir; buyrun..

Çok rahat oluşu yaz boyu arkadaşlarıma fenalık geçirtip, "ay yeter artık! ben daraldım! aç şu saçlarını birazcık" dedirtecek kadar abartmış olmama sebeptir. Şahsi tercihim videoda izlediğimiz ikinci seçenek olmuştur daima!! (çünkü birincisini gerektirecek bir eylemim olmadı. Dolayısıyla eylemsizlik halime ikincisi uygun düştü takdir edersiniz ki) Fakat artık saçlarım tepemde yumak şeklinde taşıyamayacak kadar uzayıp ağırlaştı :( Hatta denize de bu şekilde girme çabam ilk girişimimde "yok artık! kafamı taşıyamıyorum! sağa sola çekiyor koca gövdemi!" dememle son buldu.. :(