Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hakkımda

Fotoğrafım
"bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir" sözünü hayatına adapte etmekle hata etmiş kişi... kimse birşey bilmese de herkeste gördüğü bu "ben bilirim" havasından tepesi atmış insan... "benim de bildiklerim var!" bayrağını dikmiş, bu dünyanın kurallarına ters, yanlış zamanda doğduğundan emin açık sözlü şahsiyet
free counters
Blogger tarafından desteklenmektedir.

25 Ekim 2011 Salı

Mutlu Sonlar Masallarda Kaldı...



Büyüklere Masal : Once Upon A Time


Lost dizisinin yaratıcılarından "bence" harika bir kurgu daha... Mutlu sonların olmadığı korkunç dünyamıza hapsedilmiş masal kahramanları kötü cadının şerrinden kurtulabilecekler mi? "HOPE (umut)" gerçekten büyük savaşı başlatıp kazanabilecek mi? Gerçekten inanırsak masallar gerçek olabilir mi? Kahramanlar aramızda...





İzlenilmesi şiddetle tavsiye edilir. Masalsı, fantastik kurgulara benim gibi bayılanlar varsa -ki Stardust favori filmlerimdendir- duyurulur..!





23 Ekim 2011 Pazar

Yer Silmek Kolay İş!

Size bir haberim daha var! Yer silmek eski çağlardan beri yapılageldiği üzere illa da ovularak yapılacak diye bir kaide yok! Daha önce duymamıştınız değil mi? :) Yok! Gerçekten.
İnanmıyorsunuz değil mi? "Kolay diyorsan kesin pis bırakıyorsundur, doğru düzgün temizlemiyorsundur" diyecek kadar ileri gitmeyin derim ben, zira ayıp edersiniz bana!!! Bir de çok pis kızarım! Şurda işinize yarar diye iki kelam edeceğim, inanmayan yapmasın kardeşim!

Şimdi gelelim mevzuya. Büyük temizlik zamanları vardır her evin şööööyle elle tutulur gözle görülür herşeyin elden geçirildiği. Ölümüne, kanın son damlasına kadar savaşıldığı, günün sonunda insanlıktan çıkıldığı ve hatta gün içerisinde yemekle vakit kaybetmemek için bazen dışarıdan yemek söylendiği günler... Bildiniz mi? Hah. İşte o günlerde çökün dizlerinizin üzerine önce bir dua edin bu savaşta galip geldiğinizi görmeye yetecek kadar gücünüz olması için sonra da başlayın yerleri ovmaya!

Benim haberim her gün evinizin 15 dk.da yerlerini silebilmenizi (en azından görünen yerleri ama halı kaldırsanız bile herhalde 30dk.ya çıkar iddia) sağlayacak dolayısıyla yukarıda bahsi geçen meydan muharebesinin de süresini ve zorluk derecesini bir hayli düşürecek bir güzellik. Bilenler bilir sonuçta dün çıkmadı bu. Fakat benim gibi ev işleriyle yeni yeni başbaşa kalanların ihtiyacı olacak.
Hanımlar!
Viledalarınıza (markayı kastetmiyorum elbette) elveda deme vakti geldi. Hemen koşup bir microfiber mop alıyorsunuz! 360 derece dönenlerden ve makinada yıkananlardan olsun. Şunlar gibi mesela:

Bizim evimizde çok fazla halı yok, o yüzden benim "görünen yerler" kavramım biraz zorlayıcı. 360 derece döndüğü için köşe bucak silebiliyorsun ve ince oldukları için de dolap altlarına falan rahat erişilebiliyor. Bu mop işini keşfettiğimden beri bir rahat bir rahat! Hatta her gün bir kez duru suyla da olsa (microfibere deterjan kullanmıyorsunuz zaten) yerleri siliyorum. Toz kalkmayınca (zincirleme) diğer işler de rahatlıyor. Daha doğrusu ev sürekli derli toplu olunca büyük temizlik daha çok içinize siniyor, daha pratik ve hızlı oluyor. Her oda için bir ya da iki kere yıkayıp takıyorum. Kulağa zor gibi gelebilir sevgili uyushuklar ama öyle değil. Yoksa ben yapmazdım seve seve, inanın. Haydi, alıp deneyin bir kere.. Kaliteli bir şey alın ama, sonra dandik bir beze para verip "noooooldu senin vaadler?" demeyin bana! Kaliteli dediysem de tutup İsviçre'den bez getirtin demiyorum. Benim aldığım indirimdeydi ve 10 TL'ye düşmüştü misal. Ortalaması 15-30 TL gibi birşey galiba bunun. Fırsatınız olunca... Baskı yok!



Yakında herkes kullanıp gördükten sonra mopuna sarılıp gezenler, mopuyla aşk yaşayanlar falan duyarsanız şaşırmayın. Benden söylemesi...
Haydi kolay gelsin! :)

20 Ekim 2011 Perşembe

Trend Meraklısı Uyushuklara!


 


Şahsen trend delisi ya da moda takipçisi olamadım hiçbir zaman (bu trendi ve modayı bilmediğim anlamına gelmesin sadece delisi değilim) ama yine de nasıl oluyor bilmiyorum gidip birşeye bayıla bayıla yapıştığım zamandan bir ya da iki sene sonra moda olduğunu görüyorum.. Bu da işimi kolaylaştırıyor çünkü demode olmayan en azından bir parçam oluyor hep gardrobumda :) Fakat son zamanlarda neredeyse "herşeyin" moda olduğunu düşünecek olursak çok da şanslıyız hepimiz öyle değil mi? Herkesin kendi zevkine göre aradığını bulabileceği ve istediği gibi giyinebileceği çok zengin bir sezondayız sanki...
 
Ekoselerden, foto baskılardan  tutun da puanlı, bol yıldızlı cıvıl cıvıl desenlere kadar herşey mevcut. Son dönemlerde modanın en sevdiğim getirilerinden biri de kocamaaan pantolonlar! Hem zarif hem de rahatı birarada yakalamak her zaman mümkün olmuyor ama değil mi? Ne zaman ne trend olmuş merak edenler buradan buyursun... Modaya  zevkli bir bakış atabileceğinizi düşündüğüm bir kaynak! Yanlış yapmak istemiyorsanız bir göz atın. Benden söylemesi...
 

12 Ekim 2011 Çarşamba

Yeşil Çay Mucizesi Kanıtlanmış!

"Yeşil çayın kilo verdirici etkisi yapılan araştırmalarla kanıtlandı.

Yeşil çay içmek obezite sorunu olan insanlarda bile vücudun yağ emilimini azaltıyor ve kilo alımını önlüyor.
Araştırma Amerika'daki Penn Eyalet Üniversitesi'nde obez fareler üzerinde yapıldı.
Testler süresince obez farelere yüksek yağ içeren bir diyet uygulandı.
İki gruba ayrılan farelerde yeşil çayda bulunan EGCG maddesi verilen farelerin, verilmeyenlere göre yüzde 45 daha yavaş kilo aldıkları görüldü.
Araştırma görevlilerinden Joshua Lambert insanların ve farelerin beslenme şekillerinde bir fark olmadığını belirtti."  www.veteknoloji.com
Tadını bir türlü sevemedim gitti ama madem öyle tadına çok takılmadan tüketmek lazım demek ki. Zayıflamak için yeşil çay içmek değil tabi ki niyetim. Her insanın kendini sağlıklı hissettiği bir kilosu vardır ya hani, biraz fazla yürüse ya da telaşlansa nefes almakta zorlanmadığı. Hah! İşte ondan bahsediyorum. Zayıflık takıntım falan yok yani belirteyim burada. Takıntının her türlüsü zarar veriyor insanın kendine..
İnsanın kendini olduğu gibi tanıması,  kabullenmesi ve sevmesinden yanayım. Tüm dünyada medyanın  "sıska olan güzel, etli butlu olan çirkindir" dayatması da aslında bizlerin bilinçaltına işlenmekte olan ayrımcılık çeşitlerinden sadece biri gibi geliyor bana. Bu nedenle olaya yalnızca sağlık açısından bakıyorum. Fazla kilo dediğin insanı çirkinleştirmez, sağlıksızlaştırır. İnsanı kötü niyet çirkinleştirir ve ne yazık ki bildiğim kadarıyla bilimin bu durumu onarma hizmetine sunabileceği herhangi bir ürünü yok şimdilik. Sağlıklı bir kiloya erişebilmek için bir sürü saçma sapan şey yapacağına insanlar yeşil çay gibi zararsız tabii kaynaklardan faydalanabilir diye düşünüyorum ama poponun üzerinde oturup sabah akşam çay içmekle de olmayacak tabi ki :)
Benim gibi uyuşuklara duyrulur!
 

10 Ekim 2011 Pazartesi

kolay topuz, tatlı topuz!



Bu topuzunda tarifi mi olur demeyelim. Kısa zaten, izleyelim çabucak... Ya da es geçin siz bilirsiniz.. Fakat "ben de yapıyorum bu kadar tatlı olmuyor" diyenler olabilir; buyrun..

Çok rahat oluşu yaz boyu arkadaşlarıma fenalık geçirtip, "ay yeter artık! ben daraldım! aç şu saçlarını birazcık" dedirtecek kadar abartmış olmama sebeptir. Şahsi tercihim videoda izlediğimiz ikinci seçenek olmuştur daima!! (çünkü birincisini gerektirecek bir eylemim olmadı. Dolayısıyla eylemsizlik halime ikincisi uygun düştü takdir edersiniz ki) Fakat artık saçlarım tepemde yumak şeklinde taşıyamayacak kadar uzayıp ağırlaştı :( Hatta denize de bu şekilde girme çabam ilk girişimimde "yok artık! kafamı taşıyamıyorum! sağa sola çekiyor koca gövdemi!" dememle son buldu.. :(

Makyaj malzemenin içinde ne var?

İlla da güzel olacağım, bakımlı olacağım diye zarar göreceksem hiç değilse bu zararı en aza indirmek isterim!

Sağlıklı olmak için, aşık olduğumuz adamın dikkatini çekmek için, çektikten sonra o dikkati üzerimizde tutabilmek için, gün arkadaşlarımızı meraklandırıp "aslında hiçbir şey yapmıyorum, doğal güzelliğim" "ne yapalım Allah vergisi, herkese dağıtılsaydı bir özelliği kalmazdı zaten!" izlenimini vermek için, komşumuzu çatlatmak için, en iyi arkadaşımızla içten içe yarıştığımız ama bunu kötü bir şey yapmayı imajımıza konduramayıp kendimize bile itiraf etmediğimiz için, çok güzel bulduğumuz insanların yanında kendimizi rahat ve güvende hissetmenin dış görünüşten ibaret olmadığını tam olarak kavrayamamış olduğumuz için..vs. vs. kısacası kendimizi iyi hissetmek için en konuyla alakasızımız bile en azından bir krem, bir nemlendirici sürer veya en basitinden şampuanının kokusuna bakar almadan önce, kadındır çünkü :) Sürekli birşeyler sürüp sürüştürdüğümüzü düşünecek olursak, yıllarca maskesiz kimyasal atık temizleyiciliği yapmış kadar olmuşuzdur (var mıdır böyle bir şey ki?).

 Aşağı yukarı herkes etrafında neler döndüğünün farkına varmaya başladı zaten. Dünyanın pislik yumağına dönüşmesi artık görmezden gelinemeyecek kadar hız kazandı çünkü ve tüm kitle iletişim araçları asıl amaçlarının yanı sıra her ne kadar öğrenilmesi istenmeyen bir durum olsa da görmeyi bilene gösteriyor tüm bunları.

 Bu kadar sıkıntı yeter!
 Bunları biliyoruz da evde zeytinyağından sabun mu yapıyoruz? Elbette hayır! Krem sürmeyip, makyaj yapmayıp, parfüm sıkmayıp, " M.Ö.  insanlar nasıl yaşamış bir bakalım. Haydi empatimiz güçlensin!" mi diyoruz?! Elbette hayır! Valla kimse kusura bakmasın ne kadar bilinçlensem de, bilinçlendirmeye çalışsam da ben yapamam o kadarını!! Aaaa! Vallahi olmaz! (heheee! yazının gidişatı değişti değil mi birdenbire? sağım solum belli olmaz benim. birdenbire delirir, birdenbire durulurum)
Neyse... Size bu konuyla ilgili bir haberim var! Justmakeup'ın sitesinde gezinirken kendisi ve yorumcuları sayesinde bir şey keşfettim. En azından artık tenimize sürdüğümüz ve deri yoluyla iliklerimize işleyen kozmetiklerimizin içinde neler olduğunu bilebiliriz!! Sürekli kullandığımız kozmetik ürünleri ile hangi kimyasalları alıyoruz, kullandığımız falanca markanın filanca ürünü sağlığımızı az mı tehdit ediyor çok mu bilmek istemez miydiniz? Şampuandan tutun parfümünüze hatta el sabununuza kadar markayı yazıp laboratuvar sonuçlarını bulabileceğiniz bir site var desem?  Hatta sağlığı tehdit ölçüsüne göre tüm ürünler tek tek 1'den 10'a kadar puanlanmış durumda desem? Bu sonuçların içeriğinde bence çoook çoook önemli bir mevzu olan hayvanlar üzerinde denenip denenmediği de yer alıyor.  

Siz de işte burayı tıklayarak Skin Deep Cosmetics Database'e ulaşabilirsiniz desem?!


İşinize yarar umarım.. Benim ciddi anlamda işime yaradı ve belki birileri daha bir gün buradan duyar da işine yarar diye yazayım dedim ..:) Benden bu kadar. Gerisi size kalmış..:)

9 Ekim 2011 Pazar

Uyuşuklara Ütü!

Dışarıda benim gibi uyuşuklar olabileceği düşüncesiyle hayatımı kolaylaştıran ürünlere bir örnek vermek istedim bugün. Aslında bu tavsiye için dahi olmaya gerek yok. Sanırım "ütü kabusu" kavramı durup dururken ortaya çıkıvermemiştir... Gerek çalışma saatleri gerekse "çalışmama" saatleri nedeniyle olsun bir şekilde ütü birikmişse korkmaya gerek yok artık! Ben bile bunu söylüyorsam kesinlikle kulak vermelisiniz çünkü bu konuda kayıtlara geçmemiş olsa da rekor sahibi olduğumu iliklerime kadar hissediyorum. Evdeki herşeyi yıkayıp bir odada biriktirdiğinizi düşünün!! (ya da vazgeçtim..! Düşünmeyin!) O zamanlar elimin altında Tefal'in başka bir ütüsü vardı ve arıza yapmıştı. Üst tarafından içinde kaynattığı suyu sanki yıllardır zorla zaptetmiş de artık edemiyormuş gibi fışkırtıp duruyordu. Kendini su kaynatan yanardağ zannediyordu anlayacağınız. Dolayısıyla da ben bu gerçekten kaçabildiğim kadar kaçtım. kaçamadığım nokta evde ütülü hiçbir şeyin kalmadığı noktadır ki ne kadar iddialı olduğumu görüyorsunuz. Övünmüyorum! Utanıp yazılmaması gereken bir şey olabilir ama beni anlayan insanlar da vardır eminim:) Sonuçta koca ömrümde bir kez deneyim ettiğim bir sınırdı bu... Her neyse... Sonunda bu gidişata dur diyen ürünü paylaşmak istedim ki başkalarının canı yanmasın (ay güldüm) Yine Tefal, fakat bu sağlam gidiyor halihazırda. Hazneli ütülerden korkuyor musunuz? Korkmayın. Her ütü gibi koyduğunuz bir köşede duruyor işte. Bir litre su koyuyorum, 8 dk. bekliyorum, ütüm hazır. Zaten içindeki su bitiyor ütümle birlikte. Kalırsa da boşaltmak dert değil çünkü ütü yaparken yorulmamış oluyorsunuz! Buhar gücü olunca bir ileri bir geri bastırmadan kolumu oynatmam yetiyor, çok ciddiyim. dolayısıyla artık elime geçeni ütüleyecek bir ben yarattı! estetik operasyonların Önce/Sonra fotoğrafları gibi belgeleyebilseydim koşarak bir tane almaya giderdiniz :)
Benim elimdeki de öyle ahım şahım bir şey değil, daha doğrusu çok geliştirdiler bu işi artık. Çok daha iyileri var piyasada. Ben yine de sizi benim kurtarıcımla tanıştırayım:

Easy Pressing GV5220:
Zevkli ütüler dilerim..!

blog mu dedin?

Acaba diyorum, nasıl bir şey olsa şu blog dediğin..?  Kendi kendine kimsenin okumayacağından emin olma duygusuyla -ki onun bile garantisi yoktu- yazdığın başucu ergenlik dönemi histeri mürekkebiyle beslenen defterlerinden farklı bir şey olsa gerek böyle yazıp da ayyuka bırakmak.. Neden yapılır onu da anlayabilmiş değilim gerçi ya, neyse..! Ha, ben neden yapıyorumun cevabını biliyorum elbette: sıkıntıdan ve nasıl olsa "hala" benden başka kimsenin okumayacağına olan inancımdan denemek istedim. Aklıma ne gelirse, o gün ne istemişsem veya neye denk gelmişsem onu duvarıma yapıştırıp, zaman zaman bakmak istediğimde kısa yol oluşturmuşçasına elimin altında olmasını sağlayacağım böylece. Ben de merak ediyorum aslında.. Bu sayede derlenip toplanmış ilgi alanlarımdan kendi resmime daha rahat bakabileceğim sanırım ve olmasından rahatsızlık duyduğum bir şeyi çıkarabilip, sahip olmak istediklerimi daha net görerek, onları kazanmaya çalışabileceğim belki de... Umarım... 270. yaşını görse insan, hala kendinde keşfedeceği şeyler olduğunu da görecek ve muhtemelen oracıkta düşüp ölecek ve 270. yılının ikinci gününü göremeyecektir..:)